Latex Alerjisi

Latex Alerjisi

Günümüzde yaşamımızın birçok alanında yer alan kauçuk-latekse karşı alerjik reaksiyon sonucu deride basit kaşıntılı döküntlerden hayatı tehdit edici anafilaktik reaksiyonlar ortaya çıkabilmektedir.

Doğal kauçuk yada lateks, büyük oranda “Hevea Brasiliensis” olarak bilinen tropikal kauçuk ağacının özsuyundan elde edilir. Ağaçlar beş altı yaşlarına geldiğinde gövdelerinin üzerine çizikler atılır, buradan sızan ve lateks adı verilen süt kıvamındaki sıvı toplanır. Oldukça kompleks bir yapısı olduğu anlaşılan ağacın öz suyu olan lateks nadir olsa da bazı bitkilerde de turuncu, kırmızı ve sarı renkte bulunmaktadır.

İnce ve son derece elastik, esnek , koruyucu ve dayanıklı olan bu lateks; nişasta, şeker, yağ, protein, alkaloid, reçine, tanin ve sakızın belli oranda bileşiminden oluşmaktadır. Elde edilen sütsü lateks ürünü cis-1.4-poliizopren polimeri içermektedir. Bu ürün iki farklı işlemden geçirilmektedir. Lateksin %90’ı fomik asit ortamda havaua maruz bırakılarak katılaşır ve kuru ham kauçuk elde edilir. Kalan %10’una ise amonyum ilave edilerek katılaşması engellenerek sonraında işlenmesi ve kıvam kazanması için birçok kimyasal madde ilave edilir. Bu daha esnek malzemelerin yapımında kullanılır. Bzı üretim aşamasında latekse kazein de ilave edilmektedir. Bu durum da, bu ürünleri kullanan bazı kişilerde ileride süt ve süt ürünleri ile reaksiyon gelişmekte.

Kauçuk elastikiyet, esneklik, koruyuculuk ve dayanıklılık özelliklerinden dolayı yaklaşık 40,000 tüketim ürünlerinin hammaddesini oluşturmaktadır. Doğal lateks zamanla lateks ihtiyaçlara karşılık vermemiş ve sentetik kauçuk üretimine geçilmiştir. Lateks yada kauçuk araç lastiklerinden(dünya genelinde toplanan lateksin dörtte üçü) ayakkabı, bulaşık eldivenleri, emzik, elbiselerde kullanılan elastik parçalar, tıbbi aletlerden prezervatife kadar lateks bulunmaktadır. Lateks ile karşılaşma aslında hayatın ilk anlarından itibaren gerçekleşmektedir. Doğumdan sonra lateksten yapılan biberon başlıkları ve emzikler ilk karşılaşılan ürünlerdir. Çocukluk yaşında ise çeşitli oyuncaklar ve balonlar duyarlılaşmayı kolaylaştırmaktadır. Ergenlik döneminde ise bayanlarda hijyenik pedlerin kullanılmaya başlanması bu duyarlılaşmayı daha da kolaylaştırmaktadır. İlerleyen yaşlarda ise lateks teması daha artan oranlarda devam etmektedir. Tüm bu süreçler lateks ile duyarlanmayı ortaya çıkartmakta.

Bu yaygın kullanım alanı cilt problemlerinide arttırmıştır. Latekse bağlı alerjik reaksiyon ilk olarak Almanya’da 1927’ de tanımlanmıştır. Günlük hayatta yaygın olarak kullanılması nedeniyle, lateks alerjisi ülkemizde ve dünyada önemi gittikçe artan sağlık sorunu haline gelmiştir. lateks duyarlılığının görlme sıklığı dünya popülasyou için % 1 olarak ifade edilmekte. Latekse karşı gelişen reaksiyonların klinik spektrumu oldukça geniştir; basit iritan kontakt dermatitten, hayatı tehdit eden anafilaktik reaksiyonlara kadar değişebilir. Lateks alerjisi gelişimi için tanımlanan risk faktörleri arasında lateks ürünleri ile sık teması olan meslek grupları önde gelmektedir. Örneğin sağlık çalışanlarında lateks alerjisi görülme sıklığı %5-17 lere çıkmaktadır.

Latekste temel bulunan alerjenler doğal olarak bulunan proteinlerdir. Doğal latekste 250 polipeptid tanımlanmış ve bunlardan bir kısmının alerjen olduğu gözlenmiştir. Bu alerjen proteinlerin bazıları diğer bitkilerdede bulunmaktadır(muz, avakado, papaya, şeftali, armut, kavun, karpuz, kiraz, incir, ceviz, kestane, kivi, patates, domates, şalgam, buğday gibi). Lateks ile bazı meyveler arasındaki bu yapısal benzerlik ve buna bağlı gelişen klinik tablo “lateks-meyve sendromu” olarak tanımlanmaktadır. Ağızda, burunda, dudaklarda ve boğazda şişkinlik ve kaşıntı hatta anafilaksi gibi genel reaksiyonlara neden olmakta. Lateks alerjililerin % 30-80 i bu gıda maddelerinin bir veya birkaçını yedikleri zaman belirtiler göstermektedir. Lateks aynı zamanda incir ağacının tozuna ve özsuyuna çapraz tepki gösterebilir. Lateks allerjili bireylerde klinik bulgular, hastaların lateks ile temas süreleri ve sıklığının yanı sıra, lateks partikülleri ile klinik ve immunokimyasal çapraz reaktivite olduğu bilinen yukarda sıralanan meyve ve sebzelerle olan karşılaşmalarına göre de değişiklik gösterebilmektedir. Lateks yada bu meyva-sebzelere karşı duyarlılık olması durumunda, diğerinin de incelenmesi önerilmektedir. Lateks allerjisi bulunan hastaların en az yarısında bu sendrom; bu sendromu bulunanların da yarısında bu gıdalarla ciddi reaksiyon öyküsü bulunmaktadır. Lateks allerjisi bulunan olgularda en s›k allerjiye neden olan meyveler; avokado, kivi, muz, kestane, patates, domates ve papayadır. Lateks-meyve allerji sendromu olan kişilerde bu meyvelerin alınması ile ağızda kaşıntı, vücutta yaygın kaşıntı, ürtiker, anjiyoödem, laringospazm, bulantı, kusma ve nefes almada güçlük ortaya çıkmakta. Gıda allerjisinin ilk bulgusu anafilaksi olabileceğinden, lateks allerjisi bulunan olgular bu meyveler hakkında bilgilendirilmelidir.

Lateks duyarlılığı atopik yapılı kişilerde ve lateks içeren ürünlerle sık temas edenlerde daha fazla ortaya çıkmaktadır.

Klinik

Latekse karşı gelişen reaksiyonlar iritan-nonimmünolojik ve alerjik-immunolojik reaksiyonlar şeklindedir.

Nonimmünolojik Reaksiyonlar Lateks içeren ürünlerle ortaya çıkan reaksiyonlar›n en sık görülen tipi budur ve irritan kontakt dermatit kliniği ile karşımıza çıkmakta. Bu reaksiyon alerjik bir mekanizma dışında çok su ile temas, deterjan kullanımı, yeterince kurulanmama gibi deri tahrişine bağlı olarak gelişir. Genellikle ellerde meydana gelir. Deri kuru, kaşıntılı, kızarık ve tahriş olmuş gibi görünmektedir. Lateksin temas ettiği bölgelerde kaşıntılı, kuru, kabuklu, fissüre plaklar şeklinde ortaya çıkar.

Latekse bağlı alerjik reaksiyonlar tip I ve tip IV aşırı duyarlılık reaksiyonları şeklindedir.

Tip I aşırı duyarlılık reaksiyonu lateks içeriğindeki suda çözünür proteinler tarafından oluşturulan Ig E aracılı bir reaksiyondur. Deri, mukoza, damar ve solunum yolları ile lateks ile temastan sonra 30 veya 60 dakika içinde gelişir. Pudralı lateks eldivenlerde pudra lateks proteinlerine bağlanıp havaya karışarak solunum yoluyla duyarlanma oluşturabilmektedir. Klinik belirtiler kontakt ürtikerden anflaksiye kadar gelişebilir.Lateks allerjisine bağlı tip I aşırı duyarlılık reaksiyonu gelişen hastalarda ürtiker, anjioödem, rinit, konjunktivit, bronkospazm ve anafilaksi gibi değişik reaksiyonlar gözlenebilir.

Tip IV aşırı duyarlılık reaksiyonunda ise doğal latekse veya daha sıklıkla üretim aşamasında eklenen antioksidan lastik kimyasallarına (thiuram mix, colopony, mercapto-mix, mercaptobenzothiazole) karşı alerji gelişmektedir.Bu maddelerden en sık thiuram mix ile pozitiflik bildirilmiştir.Tip IV reaksiyonuna bağlı görülen en sık klinik tablo ise ellerde meydana gelen dermatit’tir. Bazı klinik çalışmalarda bu oranın %60-100 gibi çok yüksek oranlarda geliştiği raporlanmaktadır. En sık olarak eldiven, ayakkabı, spor malzemeleri ve medikal araçlarla temas eden cilt bölgelerinde ortaya çıkar. Temastan 24-48 saat sonra irritan kontakt dermatite benzeyen; ancak sulanan kabarılıklar da neden olabilen bir dermatit tablosu gelişir.

Lateks alerjisi gelişmesinde bazı meslek gruplarının yanında farklı risk faktörleri de mevcuttur. Spina bifida veya ürogenital anomaliler,maruziyet süresi, atopi öyküsü , geçirilen cerrahi girişim sayısının lateks alerjisi için risk oluşturduğu düşünülmektedir. Bir çalışmada latekse 2000 saat süre ile (yaklaşık 2 yıllık çalışma süresi) maruziyet sonrasında birçok olguda duyarlanma geliştiği, 9000 saat süre ile maruziyet sonrasında %80’den fazla olguda alerji geliştiği saptanmıştır. Sonuç olarak lateks ile ne kadar uzun süre temas edilirse duyarlanma riski o kadar artmaktadır.

Sağlık ve endüstri dışı sektörde çalışan ve kronik hastalığı olmayan bireylerde lateks allerjisi, özellikle kadınlarda sık olarak gözlenmektedir.Bu durum, kadınların gerek hijyenik gerekse sosyal yapılarından dolayı lateks içeren maddelerle daha çok temas etmelerinden kaynaklanmaktadır.

Kadınlarda riski arrtıran bir diğer neden son yılarda doğal kozmetik içerik başlığı altında kullanılan bakım ürünerinde lateks ile çapraz reaksiyon gösteren meyvaların sık kulanılmaya başlanmasıdır.

Tanı

Unutulmaması gereken en önemli şey; lateks duyarlılığı tanısı hem klinik hem de laboratuvar bulgularıın bir arada saptanmasıyla konulur. Yalnızca klinik ya da yalnızca laboratuvar testleri tanı koymak için yeterli değildir.

  • Lateks prik testi
  • Lateks spesifik Ig E
  • Deri yama testi

Lateks alerjisinden korunma

Lateks allerjisi tespit edilen veya şüphelenilen hastalarda temel yaklaşım, kişiyi lateks içeren ürünlerden ve ortamlardan uzak tutmaktır. Günlük yaşamda mutlak gereksinim duyulan hemen hemen her ürünün, lateks içermeyen şekillerinin bulunması mümkündür. Özellikle lateks içermeyen eldivenler, kondomlar, pedlerin, giysiler, ayakkabılar ve araçlar kullanılabilir. Lateks allerjisi olanlarda gizli lateks allerjenlerin varlığı büyük tehlike oluşturmaktadır. Örneğin hazır gıdada çalışanların kullandıkları lateks eldivenler ile bu yiyeceklerin kontamine olması gibi.

Lateks içermeyen eldiven, kondom tercih edilebilir; ancak ne yazık ki viral partikülleri geçirmesi açısından polivinil eldivenler ve polietilen eldivenler lateks kadar başarılı olamamaktadır. Lateks allerjisinden sorumlu tutulan eldivenlerde pudraya olmamlıdır. Pudralı eldiven kullanıldığında deriye daha çok lateks proteini ulaşır. Yine pudralı eldivenler giyilip çıkarıırken havaya uçuşan pudra partikülleri inhale edilerek duyarlanmaya veya duyarlı kişilerde semptomlara neden olabilir.

Koruyucu amaçlı lateks ürünlerin ortalama protein düzeyleri azaltılabilir, bu da lateks allerjisi sıklığında düşmeye yardımcı olmaktadır. En ideal eldiven, pudrasız ve protein içeriği düşük olan eldivendir. Lateks eldiven giyerken yağ bazlı bariyer el kremi veya losyon kullanılması, allerjenlerin daha fazla emilmesine yol açabilmesi nedeniyle önerilmemektedir. Eldivenler çıkarıldıktan sonra eller hafif bir sabunla yınmalı ve ıslak bırakılmamalıdır. Hipoallerjenik lateks eldiven olarak adlandırılan eldivenler lateks allerji riskini değil; daha az kimyasal içerdiği için allerjik kontakt dermatit riskini azaltır.

Lateks allerjisinde şu an için tam korunma mümkün değildir. Bunda lateks içeren ürünlerin çokluğu, yaygın kullanımı ve ürün içeriğinde lateksin belirtilmemesi rol oynamakta.

Lateks anafilaksisi gibi olağan üstü durumlarda hastanın, lateks allerjisi olduğu0ngösterir kartlar veya bileklikler taşımaları ve epinefrin içeren otoenjektör kitlerinden bulundurmaları önerilmektedir.

Leave a comment