Kedi veya köpek alerjenlerine duyarlılık ile astım ve daha az derecede alerjik rinit arasında güçlü bir pozitif korelasyon vardır. Kedi veya köpeğe karşı duyarlılıkla ilişkili astım olasılığı%3 ile 9,2 arasında değişmektedir ve bu ilişki oldukça anlamlıdır. Bu nedenle, bir evcil hayvanla yaşamanın evcil hayvan alerjenlerine karşı duyarlılık olasılığını ve sonuçta alerjik hastalık gelişme riskini artırıp artırmadığını anlamak önemlidir.
Alerjik hastalıklarla ilgili çalışmaları değerlendirirken “duyarlılaşma” ve “alerji” terimleri arasındaki ayrımı anlamak önemlidir. Duyarlılaştırma, alerjene özgü immünoglobulin E’nin (IgE) üretimini ifade eder. Bir alerjene karşı duyarlı olmak, o alerjene karşı alerjik olmak ile eşanlamlı değildir, çünkü bireyler belirli bir maddedeki alerjenlere karşı IgE üretebilir ancak o maddeye maruz kaldıklarında semptomlar geliştirmezler.
Alerjene özgü IgE’ye sahip olan ve bu alerjeni içeren maddelere maruz kaldıklarında semptomlar geliştiren bireylerin klinik olarak önemli alerjiye veya alerjik hastalığa sahip olduğu kabul edilir. Neden bazı duyarlı bireylerin klinik olarak anlamlı alerjik hastalıklara sahip olduğunu, diğerlerinin ise tam olarak hastalık oluşturmadığı araştırma konusudur.
Rinit veya astım semptomlarıyla başvuran ve bir kedi veya köpekle aynı evde yaşayan hastalar, hayvanın hastanın semptomlarına katkıda bulunup bulunmadığını sorabilir. Bu durumda, bir eylem planı önermeden önce hastanın söz konusu hayvana karşı duyarlı olup olmadığını belirlemek gereklidir. Evcil hayvana alerjisi olmayan astımlı bir hastada evcil hayvana maruz kalmanın azaltılmasının semptomları azaltacağına dair hiçbir kanıt yoktur. Bu konuda kanıtlar hayvan epiteline karşı pozitif deri testi olan hastalarla ilgilidir. Deri testi pozitif olup hastanın test sonuçlarıyla uyumlu olacak şekilde maruziyetle şikayetleri oluyorsa bu durumda maruziyetin azaltılması faydalıdır. Yıl boyunca semptomları olan hastalara yaklaşımımız, hayvan tüylerine, toz akarlarına, hamamböceklerine ve yaygın küf örneklerine karşı cilt testi yapmaktır. Deri testleri, hâlihazırda hastanın evinde bulunan hayvanın türüne ilişkin ikna edici derecede pozitif çıkarsa, hayvanın hastanın semptomlarına katkıda bulunduğunu varsaymak gereklidir. Bu durumda, evden gönderme en etkili eylem yöntemidir. Ancak hastalığın şiddeti ve hasta tercihi de dikkate alınmalıdır. Hastanın düşük dozda ilaçla kolayca kontrol altına alınabilen kronik rinit semptomları varsa, o zaman hastaya evcil hayvanın muhtemelen katkıda bulunduğu konusunda bilgi vermek ve kararı onlara bırakmak mantıklı olabilir. Aşı tedaviside önerilebilir.
- Hastanın duyarlı olduğu başka alerjenler de varsa, ilgili tüm alerjenlere maruz kalmanın azaltılması önerilmelidir. Halıların kaldırılması ve yüksek verimli özel hava (HEPA) filtrelerinin kullanılması gibi evdeki genel alerjen maruziyetinin azaltmaya yönelik adımlar uygulanmalıdır. Agresif temizlik alerjen miktarını azaltılabilir ama sürdürebilir mi?
Evdeki evcil hayvanlara maruz kalma ve astım: Epidemiyolojik çalışmalarda kedi veya köpek alerjenlerine karşı hassasiyet astımla güçlü bir şekilde ilişkilidir. Bu nedenle, kedi veya köpeklerle yaşamanın duyarlılaşma riskini artırıp artırmadığını kesin olarak bilmek arzu edilir.
- Yaşamın erken döneminde kediye maruz kalmak alerjik hastalıkları önler mi?
Bazı çalışmalar, çocukluğun erken döneminde kedilere maruz kalmanın, muhtemelen kediye özgü toleransı indükleyerek kedi alerjenlerine karşı daha düşük duyarlılık oranlarına yol açtığını göstermektedir; bu genellikle kediye özgü toleranstır. Diğer alerjik hastalıkları önlediğine dair veri yoktur. Kedi alerjenlerine karşı immünoglobulin G (IgG) antikorlarıyla ilişkilidir. Bu, kedilerin bulunduğu evlerde bulunan çok yüksek düzeydeki kedi alerjeninin bir sonucu olabilir.
- Yaşamın erken döneminde köpeğe maruz kalma alerjik hastalıkları önler mi?
: Bir köpeğe erken maruz kalmanın, astım gelişimine ve diğer alerjenlerin yanı sıra köpek alerjenlerine karşı duyarlılığa karşı koruma sağladığı görülmektedir. Bunun en iyi açıklaması, bir köpeği evde tutmanın mevcut mikropların yoğunluğunu ve/veya çeşitliliğini arttırdığı ve bir dizi mikrobiyal ürün bağlamında alerjenlere maruz kalmanın daha düşük duyarlılık ve alerji oranlarıyla sonuçlandığıdır
- Uzun süredir devam eden alerjik rinit veya astımı olan ve semptomları ilaçlarla başarılı bir şekilde kontrol altına alan yetişkin bir hasta, çocuğuna kedi veya köpek almayı soruyor. Yetişkinin kötüleşen belirtiler yaşaması ne kadar olasıdır?
Bu durumda hastaya aralıklı olarak kedi ya da köpekle temas ettiğinde semptomlar yaşayıp yaşamadığını sormakta fayda var. Aralıklı maruz kalma semptomlara neden oluyorsa, o tür bir hayvanın eve getirilmesi durumunda hastanın şikayet sahip olması muhtemeldir.
- Alerjik rinit ve astımı olan bir hasta yakın zamanda evine bir evcil hayvan soktu ve giderek daha fazla semptomatik hale geliyor. Tolerans gelişip gelişmeyeceğini bekleyip görmeye çalışmanın bir mantığı var mı?
Bazı insanlar bir evcil hayvanla yaşadıktan sonra daha az semptomatik hale geldiklerini bildirmektedir, ancak toleranslı hale gelen hastaları semptomatik kalanlardan ayırmanın bir yöntemi yoktur. Not: Kötüleşen şikayetler astım alevlenmelerini veya astımı kontrol altına almak için artan ilaç ihtiyacını içeriyorsa “bekle ve gör” yaklaşımı önerilmez.
- Bir çocuğun aralıklı olarak kedi veya köpeklere maruz kalma belirtileri varsa ve aile çocuğun yaşamının ilk birkaç yılından sonra bir evcil hayvan edinirse, çocuğun o evcil hayvana karşı toleranslı hale gelmesi mümkün müdür?
- Aralıklı maruziyette reaksiyon gösteren çocukların çoğunda, kalıcı maruziyette semptomlar görülmeye devam edecektir. Bununla birlikte, bazı çocukların daha önce aralıklı maruz kalma nedeniyle deneyimledikleri daha belirgin semptomlar yerine, zamanla daha toleranslı hale geldikleri veya kalıcı burun tıkanıklığı gibi daha düşük dereceli, kronik semptomlar yaşadıkları görülmektedir.
- “Hipoalerjenik bir evcil hayvan” edinmek tavsiye edilir mi?
- Bazı köpek türlerinin diğerlerinden daha az alerjik olduğuna dair ikna edici bir kanıt yoktur., daha düşük Fel d 1 seviyelerine sahip olduğu söylenen bir dizi kedi ticari olarak yetiştirildi. Üstelik bu kediler oldukça maliyetlidir. Bu konuda da bir kanıt yoktur.
- Evcil hayvanlara sık banyo yaptırmak önerilirmi?
Evcil hayvanların düzenli olarak yıkanmasının etkisi incelenmiştir. Bazı çalışmalar havadaki kedi alerjeninin bir ila üç gün sonra banyo öncesi seviyelere döndüğünü gösterdiğinden, kedileri haftada bir yıkamanın semptomlarda anlamlı bir iyileşmeye yol açması pek olası değildir. Köpekleri düzenli olarak yıkamanın etkisi daha az araştırılmıştır. Haftada iki kez yıkamak yararlı olabilir.Bu yıkama önerileri kedi ve köpekler için uygun olmayabilir. Veterinize danışmak uygun olacaktır.
- “Hipoalerjenik” hayvanlar — “Hipoalerjenik” kedi veya köpek türlerinin varlığını doğrulayan yayınlanmış bir bilimsel literatür bulunmamaktadır. Bununla birlikte, daha düşük veya daha yüksek düzeyde alerjene sahip bireysel hayvanlar da olabilir. Ayrıca aşağıda açıklandığı gibi bir hayvanın ürettiği alerjen miktarını azaltmanın yolları da vardır.
Kediler — Kedi alerjisi olan kişilerin çoğunluğu Fel d 1 proteinine karşı duyarlıdır. Kediler tarafından üretilen veya salgılanan Fel d 1 miktarını azaltma çabaları aşağıdakileri içerir:
Kedilerimize anti alerjik mama yedirerek kedi alerjisini önleyebilirmiyiz.?
Fel d1 kedilerden kaynaklanan en önemli alerjendir. Fel d1 öncelikle tükürükte üretiliyor ve kedi bakımı sırasında tüy ve derisine yayılıyor, ardından tüy ve epiteli yoluyla çevreye aktarılıyor. Fel d1’in bir anti-Fel d1 yumurta IgY antikoru ile bağlanmasını, alerjenik Fel d1 maruziyetini azaltmaya yönelik bir yaklaşım söz konusu oldu. Hipotez, anti-Fel d1 IgY içeren gıdalarla beslenen kedilerin tüylerinin aktif Fel d1’de önemli bir azalma göstereceği yönündeydi. Bu konuda yapılmış 2019 yılında çalışmalar mevcut. 12 hafta izlenen 105 kedideki alerjen miktarının ölçümüne dayanan bu çalışma sonuçlarına göre 3 haftadan itibaren alerjen miktarında azalma tespit edilmiş. 12 haftada %40 ortalama alerjen miktarında azalma tespit edilmiş. En yüksek alerjen miktarı olan kedide daha yüksek bir azalma tespit edilmiş. Çalışmalar umut vaat ediyor. Fakat incelendiğinde dikkat çeken durum çalışmaların hep aynı ekip tarafından yapılması ve yayınlanması ve bu çalışmaların endüstri desteği beyanında bulunmasıdır. Bu konuda tarafsız kurum ve kuruluşlar tarafından düzenlenen ve günlük yaşantımıza etkilerinide değerlendiren versiyonlarının yapılması uygun olacaktır. Rutin kullanımını bu sonuçları takiben önermek uygun olacaktır.
- Genetik modifikasyon ve üreme — Hipoalerjenik kedilerin yaratılmasına yönelik çeşitli yaklaşımlar önerilmiştir. Bunlar, Fel d 1 genini devre dışı bırakmaktan, daha düşük Fel d 1 seviyelerine sahip kedileri yetiştirmeye ve daha düşük alerjen seviyelerine sahip seçilmiş kediler arasında üremeyi teşvik etmeye kadar uzanır. Bazı Sibirya kedileri, daha düşük alerjen seviyelerini teşvik etmek için Fel d 1 seviyeleri açısından izlenmiştir. Ancak daha düşük seviyelere sahip kedileri yetiştirdiğini iddia eden şirketler, iddialarına objektif bir kanıt sunmuyor. En önemlisi, “hipoalerjenik kedi” olarak adlandırılan kedinin evde daha düşük Fel d 1 seviyelerine yol açtığını gösteren hiçbir çalışma yayınlanmamıştır.
- Kedileri Aşılama (deneysel)
Kedilerin salgıladığı alerjen miktarını azaltmaya yönelik deneysel bir yaklaşım, hayvanların kendi endojen Fel d 1’lerine karşı bağışıklık kazanmasını içerir. Yani kedilere uygulanan aşılar ile alerjeniteleri azaltılabilirmi? Daha büyük ve uzun vadeli çalışmalara ihtiyaç var. Ayrıca seviyelerin alerjik hastaların semptomlarını etkileyecek kadar azaltılıp azaltılmadığı da takip edilmelidir.
- Hastalara ve ailelere tavsiyeler:
- Erken çocukluk döneminde evdeki evcil hayvanların etkisinin tam olarak anlaşılmadığı göz önüne alındığında, yalnızca gelecekteki çocuklarda alerjik hastalık riskini azaltmak amacıyla hastalara bir evcil hayvan edinmelerini veya mevcut bir evcil hayvanı evden göndermelerini önermiyoruz.
•Rinit veya astım semptomlarıyla başvuran ve kedi veya köpekle aynı evde yaşayan ve hayvanı uzaklaştırmak istemeyen hastalarda, koruyucu olarak kedinin veya köpeğin gönderilmesini önermek yerine, o hayvana karşı duyarlı olup olmadıklarını değerlendirmek için bir alerji değerlendirmesi öneririz. Sonuca ve şikâyetlere göre immunoterapi önerilebilir.
Leave a comment