Alerjik Rinit

Alerjik Rinit

Alerjik rinit veya alerjik rinosinüzit, genellikle gözlerde, burunda ve damakta kaşınmanın eşlik ettiği hapşırma, burun akıntısı ve burun tıkanıklığı ataklarıyla karakterizedir. Post nazal akıntı, öksürük, sinirlilik ve yorgunluk diğer yaygın belirtileridir.

İletişim Formu

    Bazı araştırmacılar, ayrı ayrı “rinit” ve “sinüzit” terimlerine “rinosinüzit” terimini tercih ederler. Bunun nedeni, burun ve sinüs mukozasının bitişik olması, rinit ve sinüzitin sıklıkla birlikte ortaya çıkması, rinitin sıklıkla sinüzite yol açması ve burun semptomlarının sinüzit ile ortak olmasıdır. Alerjik rinit en yaygın allerjık hastalıktır ve Amerika Birleşik Devletleri ve diğer sanayileşmiş ülkelerdeki çocukların ve yetişkinlerin yüzde 10 ila 30’unu etkiler. Gelişmekte olan ülkeler bile önemli oranlar bildirse de, dünyanın bazı bölgelerinde daha az yaygın olabilir. Sanayileşmiş dünyada yaygınlık, özellikle kentsel alanlarda artmaktadır.

    Alerjik rinit, önemli morbidite ve ekonomik sonuçları mevcuttur. Tüm klinisyen ziyaretlerinin en az yüzde 2,5’ini, 2 milyon kayıp okul gününü, 6 milyon kayıp iş gününü ve yılda 28 milyon kısıtlı iş gününü oluşturur. Alerjik riniti olan hastalar için yıllık ortalama reçete sayısı, alerjik riniti olmayan hastalardakinin neredeyse iki katıdır (19’a karşı 10). Reçeteli ilaçlar, rinitin doğrudan tıbbi maliyetlerinin neredeyse yarısını oluşturmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde ekonomik yükün arttığına dair kanıtlar var. Alerjik riniti tedavi etmek için yapılan tıbbi harcamalar 2000’den 2005’e neredeyse iki katına çıkmıştır (6,1 ila 11,2 milyar dolar) . Doğrudan alerjik rinite atfedilebilen maliyetlere ek olarak,  astım ve sinüzit ile yüksek oranda ilişkili bir hastalık olduğundan ekonomik yükünü artırmaktadır.

    Risk faktörleri kimlerde gelişme ihtimali vardır?

    Aşağıdakiler alerjik rinit için  tanımlanmış risk faktörleridir :

    • Ailede atopi öyküsü (yani, alerjik hastalıklar geliştirmeye genetik yatkınlık)
    • Erkek cinsiyeti
    • Polen mevsiminde doğum
    • Preterm doğum
    • Antibiyotiklerin erken kullanımı
    • Yaşamın ilk yılında sigaraya maruz kalınması
    • Toz akarı alerjeni gibi iç mekân alerjenlerine maruz kalma

    Klinik belirtileri nelerdir?

    Belirtiler — Alerjik rinit hapşırma, burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve burun kaşıntısı ataklarıyla kendini gösterir. Post nazal akıntı, öksürük, sinirlilik ve yorgunluk diğer yaygın semptomlardır. Bazı hastalarda damak ve iç kulakta kaşıntı görülür. Eşzamanlı alerjik konjonktivit olanlar, iki taraflı kaşıntı, batma ve/veya gözlerde yanma bildirir.

    Küçük çocuklar tipik olarak burunlarını sümkürmezler ve bunun yerine tekrar tekrar burnunu çekebilir, koklayabilir, öksürebilir ve boğazlarını temizleyebilirler. Bazıları dilleriyle kaşınan damaklarını kaşıyarak bir tık sesi çıkarır (damak tıklaması).

    Yaşam kalitesi ve bilişsel işlev — Uykuda solunum bozukluğu, tedavi edilmemiş alerjik rinitin en önemli sekellerinden biridir. Yorgunluk ve genel halsizlik yaygındır, ancak hastalar bu semptomları nadiren doğrudan bildirmektedir. Alerjik rinit, çocuklarda ve ergenlerde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, polenlerin yoğun olduğu mevsimlerde daha düşük sınav puanları, zayıf konsantrasyon, bozulmuş atletik performans ve düşük benlik saygısı gibi bir dizi bilişsel ve psikiyatrik sorunla ilişkilidir. Erişkinlerde alerjik rinit, anksiyete, depresyon, akademik performans ve iş verimliliğinde azalma (ve astımlı hastalardan daha düşük), cinsel performansta bozulma ve düşük yaşam kalitesi puanları ile ilişkilidir.

    Semptom şiddeti ve sınıflama — Alerjik rinit, görülme sıklığı (aralıklı veya kalıcı) ve şiddete (hafif veya orta-şiddetli) göre sınıflandırılabilir.

    rinit

    Figür -1 Alerjik rinit sınıflandırma

    Fiziksel bulgular — Aktif alerjik riniti olan hastalarda aşağıdaki fiziksel bulgular mevcut olabilir :

    1. Bazen “alerjik parlatıcı” olarak adlandırılan, subkutan venodilatasyona bağlı göz altı ödemi ve koyulaşma
    2. Alt göz kapaklarının altındaki vurgulu çizgiler veya kıvrımlar (Dennie-Morgan çizgileri), eşlik eden alerjik konjonktivit düşündürür
    3. Burun ucunun el ile tekrar tekrar ovuşturulması ve yukarı itilmesi sonucu oluşan enine burun kırışıklığı
    4. Tipik olarak erken başlangıçlı alerjik riniti olan çocuklarda görülen “alerjik yüzler”, çok kavisli bir damak, ağız solunumu nedeniyle açıkağız ve diş maloklüzyonundan (dişlerin normal pozisyonlarında olmaması) oluşur.

    Burun, orofarenks ve kulakların içyapıları incelenmelidir.

    Kan tahlillerinde belli olur mu?

    Rutin laboratuvarlar genellikle normaldir. Ne periferik kan eozinofil sayıları ne de toplam serum immünoglobulin E (IgE) seviyeleri (hastaların sadece yüzde 30 ila 40’ında yükselir) alerjik rinit teşhisine yardımcı olacak kadar hassas değildir.

    Kronik rinosinüzit (CRS) gibi eşlik eden bir durumdan şüphelenilmedikçe veya anatomik anormallikleri (tek taraflı tıkanıklık veya obstrüksiyon) düşündüren yüz travması veya özellikleri olmadıkça, alerjik rinit tanısında görüntüleme(tomografi yada röntgen) genellikle yapılmaz. Hastanın semptomlarının tedavisi zorsa veya semptomlar için tetikleyici(ler) belirgin değilse, hastanın aeroalerjenlere karşı duyarlı olduğunu göstermek için daha fazla değerlendirme yapılması gerekir. Duyarlılık, alerji cilt testi veya alerjene özgü immünoglobulin E (IgE) için in vitro(kandan bakılan alerji testleri) testlerle gösterilebilir. Lokal (burun spreyleri) nazal glukokortikoidlerin veya nazal antihistaminiklerin(alerji spreyleri)  denemesine olumlu bir yanıt, kesin olarak alerjik rinit teşhisi koymaz, çünkü bu tedaviler alerjik olmayan rinit tedavisinde de etkilidir.

    Alerjene özgü test gereklimidir?

    Alerjik rinitin olası tanısını koymadan ve tedaviye başlamadan önce kan testleri veya cilt testi ile alerjene özgü IgE testi yapmak gerekli değildir. Birinci basamak klinisyenleri, alerjik rinitli hastaların genellikle tedaviyi başlatır ve olası tetikleyicileri yalnızca klinik öykü aracılığıyla tanımlar. Bir kişi için önemli olan alerjenleri belirlemek, alerjenden kaçınmayı kolaylaştırır ve sonunda kronik ilaçlara olan bağımlılığı azaltabilecek alerjen immünoterapisi(alerji aşısı) adaylarını belirler.

    Deri testi — Ani aşırı duyarlılık deri testi (prick deri testleri), alerjene özgü IgE’nin varlığını belirlemenin hızlı ve uygun maliyetli bir yoludur . Bu testler genellikle alerji uzmanları tarafından yapılır, çünkü genellikle oldukça güvenli kabul edilse de, testin kendisine yanıt olarak nadir görülen sistemik alerjik reaksiyonlar mümkündür. Hassas hastalarda ağaç, çimen veya yabani ot poleni, küf, ev tozu akarı ve/veya hayvan alerjenlerinin seçilmiş tanı solüsyonlarıyla yapılan testler, cilt test bölgesinde 20 dakika içinde kabarma ve parlama reaksiyonu ile sonuçlanır.

    Deri testi özellikle şu hastalarda yararlıdır:

    • Öykü ve fizik muayeneye dayalı belirsiz bir tanı,
    • Kalıcı nazal belirtiler ve/veya nazal glukokortikoidlere(burun spreyleri) yetersiz klinik yanıt gibi kötü kontrol edilen belirtiler,
    • Birlikte var olan kalıcı astım ve/veya tekrarlayan sinüzit/otitis(ortakulak iltihabı),
    • Test öncesi yüksek alerjik rinit olasılığı ve şüpheli alerjenlere karşı negatif in vitro test(kandan bakılan testler) sonuçları.

    Saman nezlesi şikâyetlerim var ama testler hep negatif çıkıyor?

    Negatif test ile şüpheli bir öykü varlığında ne düşünülür?

    Bazen, bir hasta alerjik riniti düşündüren bir öykü ve fiziksel bulgular ile basvurur, ancak cilt testi ve in vitro testler negatiftir. En yaygın olarak, bu tür hastalarda kronik alerjik olmayan rinit(nonatopik rinit) bulunur. Diğer bir olasılık ise hastanın nazal dokularda lokal olarak alerjene özgü IgE üretmesi ancak sistemik dolaşıma veya cilde yansımamasıdır. Ancak nazal alerjen provokasyon testleri pozitiftir. Bu durum bazen “lokal alerjik rinit” olarak adlandırılır ve aralıklı veya kalıcı semptomlara sahip olabilir ve bu, artan araştırma ilgi alanıdır.

    Hastalığın doğal seyri nasıldır?

    Alerjik rinitin gelişmesi için tipik olarak birkaç yıl alerjene maruz kalmak gerekir. Yani sonradan gelişir. Alerjik rinit ile doğmayız. Buna göre, iki yaşın altındaki çocuklarda nadirdir. Çok küçük bir çocukta kalıcı nazal belirtiler varsa, diğer bozukluklar düşünülmelidir. Aeroalerjenlere karşı duyarlılık genellikle rinit belirtilerinin ortaya çıkmasından önce gelir. Duyarlılık, cilt testi veya in vitro8 testlerle ölçülen alerjene özgü IgE’nin varlığını tanımlar. Bununla birlikte, duyarlılık alerji ile eş anlamlı değildir ve bir kişi, o alerjene maruz kaldığında belirti geliştirmeden bir alerjene karşı duyarlı hale gelebilir. Duyarlı bireylerin yalnızca bir bölümü klinik alerji gösterir. İki yaşından sonra, alerjik rinit görülme oranı istikrarlı bir şekilde artar ve erken okul ve erken yetişkin yıllarında bir zirve gösterir. Görülme sıklığı daha sonra kademeli olarak artar ve erken erişkinlik döneminde zirve yapar. Bu durum genellikle yetişkinlik boyunca kalıcıdır ve ileri yaşlarda bir miktar iyileşme görülür. Alerjik rinit, maruziyette önemli bir değişiklik olmadıkça (örneğin, yeni bir evcil hayvan veya farklı bir iklime geçiş) olmadıkça, nadiren yaşlı erişkinlerde ilk kez ortaya çıkar. Bu nedenle, yeni burun belirtileri olan yaşlı bir erişkinde, diğer rinit nedenleri göz önünde bulundurulmalıdır. Yaşlı erişkinlerde vazomotor veya atrofik rinit gelişmiş olabilir.

    Alerjik rinit tedavisi nasıl yapılır?

    Alerjik rinit, yıllarca devam eden tedavi gerektiren kalıcı bir durumdur. Yönetim, alerjenden kaçınma ve farmakolojik tedaviyi, dirençli veya ciddi vakalar için eklenen alerjen immünoterapisi  (aşı tedavisi )ile birleştirir.

    Alerjik rinit için farmakoterapi önerileri

    Glukokortikoid(kortizonlu ) burun spreyleri, alerjik rinit için en etkili tek ajan bakım tedavisidir ve önerilen dozlarda az yan etkiye neden olur. Özellikle burun tıkanıklığını gidermede etkilidirler. Mometazon furoat, flutikazon furoat ve triamsinolon asetonid, 2 yaşından küçük çocuklarda kullanım için ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onaylanmıştır. Bu oranda kullanılan burun spreylerinin lokal etkileri olup kana geçme ve tüm vücudu etkileme oranı düşüktür.  Etki başlangıcı birkaç gün sonra gerçekleşir. Semptomlar kontrol altına alındığında etkili olan en düşük doza kadar azaltıyoruz.

    –– ağızdan veya intranazal H1-antihistaminikler, tüm rinit semptomlarını kontrol etmede intranazal kortikosteroidlerden (INCS’ler) daha az etkilidir Bununla birlikte, hafif ila orta derecede hastalığı olan birçok hastada etkilidirler ve çoğu ağızdan ilaç almayı tercih eder.

    –– Oral H1-antihistaminik(alerji hapı) ve INCS’nin birlikte kullanımı, dünya çapında yaygın bir uygulama olmasına rağmen, tek başına INCS’lerden daha iyi etkinlik sağlamaz.

    –– Önerilen tüm ilaçlar normal dozda güvenli kabul edilir

    –– Depo kortikosteroidler (diprospan,celeston) i.m. alerjik rinitte endike değildir.

    Alerjen spesifik immünoterapi (alerji aşıları)kimlere yapılır?

    Astım, alerjik rinit ve alerjik konjonktivit tanılı hastalarda;

    – Hastanın tercihi/kabul etmesi.

    – Uyum sağlayabilecek hastalar.

    – Artmış ilaç gereksinimleri.

    – Kaçınma önlemleri ve medikal tedaviye yetersiz yanıt.

    – Kabul edilemez ilaç yan etkilerin varlığı.

    – Alerjik rinit ve astım birlikteliği ve alerjik rinitli hastalarda astım olası önlenmesi için önerilir.

    Leave a comment